31 Aralık 2013 Salı

yeni yıl kutlaması


umutlarınızın, hayallerinizin gerçek olduğu
sağlık ve mutluluğun tavan yaptığı bir yıl olsun

26 Aralık 2013 Perşembe

yeni yıl tarifleri





yeni yıl yaklaşırken, yeni masalar hazırlamak isteyenler olabilir diye değişik tariflerimden derleme yaptım...

yılların, yaşımızın ve yaşananların artması ile bizi şaşırtan şeyler de bir o kadar azalıyor değil mi...daha 2 yıl öncesine kadar yeni yıl masamda daha değişik bir şey yapayım diye internette dolaşmak bile daha coşkuluydu benim için,

acaba beni heyecanlandıran şeyler mi azalıyor, yoksa bugünlerde ülkemizde yaşanan olaylar bizi daha karamsar mı yaptı bilemedim.....

yine de, her gelen yeni yıldan umudumuzu kesmemeliyiz dimi...evin hanımı olarak bu neşe ve heyecan da bence hep biz kadınlara düşer...biz yeni yıldan neşemizi umudumuzu kaybedersek ailemiz de kaybeder...haydi herkes eğlenmeye ve yeni yılı karşılamaya hazırlanırken, biz de düşünceleri azıcık kenara bırakalım (nede olsa gelecek sene yine devam ederiz...:)))).....) ailemizle güzel yeni bir yeni yıl planı yapalım...işte size alternatif yapabileceğiniz hoş tarifler...bir de güzel eğlenceli birkaç film ayarlarsanız tamamdır...


















misket köfte





































24 Aralık 2013 Salı

mercimekli köfte

söz uçar yazı kalır
bir resim bin kelime anlatır
.....
.....
yazının ve resimlerin etkisini düşünürsek bloglarımız aslında ne kadar güçlü bir iletişim aracı...yemekler ve tatlar nasıl da evrensel...müzik gibi....

sabah sabah, severek okuduğum blog arkadaşım "caferengigül" beni aldı çocukluğuma götürdü...sobada lavaşlar hazırlamış....puf puf, yumuşacık gözleme/lavaş ne derseniz.. zamanında görmüş, aklında iz etmiş ki yapmış...maharet de var tabi...

hepimizin hatıralarında bir köşede eminim soba vardır...yaşın 35'i geçmesiyle,  "eskiden " diye başlayan cümleler kurmaya başladığımıza göre...eskiden ısıtıcılar mı vardı, soba vardı...mevsimi gelince sobalar kurulur, kuzine varsa fırınında izmir köfteler pişirilir, soğan, patatesler közlenir, sabırla beklenirdi...üzerinde kestane, mantar pişirilir, çaylar demlenirdi...bir sobanın etrafında dönerdi....çamaşırlar kurutulur, banyodan sonra giyecek giysiler ısınsın diye, banyoya girmeden sobanın kenarına bırakılırdı....bu güzel soba anıları ile büyüyünce, caferengigül'de soba'yı görünce eski bir tanıdığı görmüş gibi oldum....ondandır bütün bu "eskiden muhabettim"

hatta herşeyi değerlendirmesinin bir yolunu bulan annem, biz küçükken kalan ekmekleri yeniden ıslatıp, az biraz unla yoğurup, yeniden lavaş yapardı....ziyan etmezdi hiçbir şeyi..ne sobanın geçen ateşini, nede bayat ekmekleri....annelerimiz zamanında, eskiden  blog mu vardı...tarifleri bizim anılarımıza kaydetmişler ne güzel dimi...:))

bayat ekmekten hamur, galeta, köfte harcı;
artan pilavdan çorba yaparlar dimi....

peki artan mercimekli çorbadan mercimekli köfte yapar mısınız...

tabi sade mercimekli çorba olması şart, aynı yemeği ikinci gün yemek konusunda nazlı bir aileniz varsa, biraz allayıp pullayabilirsiniz...

aşağıda görünen sade mercimek çorbasının, azıcık köfte bulguru ile mercimekli köfte olarak sahnelere çıkmış hali...gayet lezzetli ve güzeldi...az olduğundan tadımlıkta oldu...şimdilik bir ölçüsü olmadığından fikir olarak paylaşıyorum sizlerle...ilk fırsatta yeni hazırlar paylaşırım...



yani konuyu sobadan alıp mercimekli köfteye bağlayan zat-ı muhtereme akdenizkızı denir....:)))

söz uçar yazı kalır
bir resim bin kelime anlatır
bir soba resmi taaaa eskilere götürür....:))))

23 Aralık 2013 Pazartesi

patates kavurması

merhaba,
ankara'nın pek tatsız tuzsuz havalarını yaşıyoruz bugünlerde, sisli , puslu, kirli....biraz kar yağsın diye dua edeceğim aklıma gelmezdi...en çok da bu havalarda özlüyorum canımmm akdenizi...

geçtiğimiz haftanın yarısından çoğunu hasta ve evde geçirdim..annem gelmek istedi ama kendim atlatabilirim diye yorulsun istemedim....kendi gelemedi ama ne kadar gönderebileceği şey varsa doldurmuş yine kolilerle gönderdi bana....en azından akdeniz kokusu, vitamini  almış oldum biraz....

 hani ressamlar resimlerine isim koyar ya....bende çektiğim resmimi isimlendirdim ...

masamdaki AKDENİZ

hastayken pek seçiciyim.....çorba ve patates benim kurtarıcım...özellikle mercimek çorbası ve patates salatası...aslında herkesin kendine göre bir patates salatası tarifi vardır...kimi yumurtalı, kimi zeytinli, salatalı, kimi de sadece yeşilliklerle yapar....bende bol yeşillik ve limonlu yapmayı düşünüyordum, sonra kavurmasını yapmaya karar verdim....iyi ki de kavurmasını yapmışım, yoksa 4 yıldır blog yazan biri olarak sitemde patates kavurması gibi bir tarif nasıl olmaz değil mi ama....

bundan önce yaptığım patates oturtma tarifimde "patatesin faydaları"nı bahsetmiştim...
hafıza tazelemek isterseniz bir tık ötede....TIK TIK


malzeme:
* 3 orta boy patates
* 1 çay bardağı zeytinyağı
* 1 büyük boy soğan
* 1 kaşık biber salçası
* 1 tatlı kaşığı karabiber
* 1 tatlı kaşığı kimyon
* 1 tatlı kaşığı tuz
* bir tutam maydanoz


yapılışı:
* patatesleri haşlayıp, soyduktan sonra küp küp doğranır
* soğanlar ince şeritler halinde doğrayıp, ısınan zeytinyağında penbeleşene dek pişirilir
* 1 kaşık biber salçamız da soğanlarla birlikte 2-3 dk daha kavrulur
* küp küp doğranan patatesler ve tuz ilave edilip 3-4 dk birlikte kavrulur
* en son baharatları ve maydanozu atılıp ocağın altı kapatılır


daha önceki patatesli tariflerim,
liste epey uzunmuş...:))) ben bile şaşırdım....
şaka bir yana, koskoca alman ekonimisi 2.dünya savaşından sonra patates sayesinde kurtulmayı başarmış
başarmışta bir tek elle tutulur  tarifleri püreleri var,
bence bizim anadolu kadınımızın kısıtlı malzemelerle ne tarifler yapabileceğinin göstergesi bu liste...
bütün bu çeşitlilik için çok şanslıyız.....






18 Aralık 2013 Çarşamba

pizza

merhaba ,

geçtiğimiz hafta tarifini paylaştığım pratik lavaş pizzanın bir yenisini yaptım..harika oluyor yeniden resmi paylaşmak istedim...
tarifine buradan ulaşabilirsiniz...lavaş pizza

sevgiler


fırında makarna

merhabalar,

soğuk ankara günlerinin etkisini sürdürdüğü bu günlerde, evdeki makarna canavarı(oğlum) sever diye fırında makarna yaptım...

şimdi makarna markaları, fırında makarna yapmak için özellikle ortası delik, çubuk makarnalar üretti ne güzel oldu...makarnalar güzel oldu da, nedense kaşarların eski lezzeti kalmadı....bir dahaki sefere içerisine beyaz peynir, sadece dışına kızartmak için kaşar kullanmayı düşünüyorum..."ah nerde o eski kaşarlar" diyesim geldi...eskilere özlem duyulmaya başlandıysa, yaş kemale erdi demektir....:))))...

eskiler deyince biz de küçükken kardeşimle makarnayı çok severdik....patates kızartması birinci sırada, peynirli makarna ikinci sırada gelirdi...hatta kardeşim büyüyünce çocuklarıma her gün patates kızartması yedireceğim derdi.....oğlum patates kızartması veya sabah kahvaltısında kızarmış ekmek sevmiyor...çok şaşırıyorum...sanki onun da sevmesi gerekiyor gibi...



malzemeler:
* 1 paket makarna
* 200 gr kaşar rende
* 1 yemek kaşığı tereyağ
* 1 yemek kaşığı un
* 2.5 su bardağı süt 

* 1 paket makarna, kaynayan suya atılır
* spagetti gibi kırmadan pişirilir


* tereyağ ve un, unun kokusu çıkana, hafif penbeleşene dek pişirilir
* süt eklenip, biraz sıvı bir beşamel sos elde edilir
* kaşar rendesi de ilave edilip, makarna ile karıştırılır


*borcama servis yapılan makarnanın üzerine kaşar rendesi serpilip, 



* 180 derece fırında üzeri kızarana dek pişirlilir



 


12 Aralık 2013 Perşembe

bu yaz magusa,2013

merhabalar,

2013 resimlerini topladığım klasörüme bakıyordum, bu yılın en güzel tatili tabiki kıbrıs'tı....
güneşi, denizi, kumu, yemekleri ve tabi insanları....

genetik olarak sıcak ve misafirperver insanlarız...bunu Kıbrıs'taki akrabalarımı gezince daha iyi anladım...çok güzel günlerdi....
şimdiye kadar sadece televizyonlarda gördüğüm kadar güzel, temiz bir deniz, 
insanın kemiklerini ısıtan bir güneş, sanırım bu kış daha az hasta olmamı ona borçluyum
ve akşamı da akraba gezmeleri,

deniz ve kum, tatilde her zaman ulaşabileceklerim ama, hoşsohbet, neşeli, akrabalarla birbirini tanıma turları güzeldi...Kıbrıs'ta ailemizin ne kadar büyük bir dalı var...gurur duydum....neden kendimi bu kadar Kıbrıs'lı hissettiğimin canlı kanıtlarıydılar...

güzel yiyeceklerle midemizi
cici muhabbetlerle de gönlü besledik...


kaldığımız otelde her şey güzeldi....ama özellikle sabahları sabahları hellimli, zeytinli, naneli poğaça, yanında da sumada....enfesti...
sumada: acıbadem suyu...
sıcak adaçayı gibi olanı da var, limonata gibi  olanı da
ben limonata sevdiğim için soğuk olanı tercih ettim...
limonatadan biraz daha tatlı, o nedenle biraz su ile seyreltmek iyi oluyor...


kaldığımız yerde kediler en serin ve rahat yeri bulmada ustalardı....masanın orta yerini kendine mesken edinen sevgili kedinin bir bebek gibi yatışı....


bu resim, Kıbrıs'ta  çiğköftenin mimarı enişteme ait....:)....
malzemeleri ben hazırladım, eniştem yoğurdu
türkiye magusa ortak yapımı bir çiğköfte oldu, lezzet ve eğlencesi tam not aldı...:))))


hemen reklamlarını da yapayım, kuzenim ve enişte ikisi de mimar
 Magusa'da SUAY CONS. olarak çalışma hayatlarına devam ediyorlar...
Kendileri için yaptıkları modern çizgili Penthouse ( apartman dubleksi) larını çok beğendim...
Güle güle ve sağlıkla otururlar, torunlarını görürler İnşallah
Kıbrıs'ta mimarlık veya inşaat işiniz olursa arayabilirsiniz...canı gönülden referans olurum...


babutsaları gecenin bir yarısı otele dönerken Adile topladı,
babutsa üzerinde çok ince tüy inceliğinde dikenler vardır
tüy kadar ince olmaları dikkatinizden kaçmasın , pek görünmezler ama can yakarlar
o nedenle poşetle ve dikkatli toplamak gerekir
eğer elinize es kaza battıysa, zeytinyağı sürebilirsiniz


babutsaların dikeninden korkan ben, elimde çatal bıçak, pek kibarcık bir şekilde soymaya çalışıyordum
beni gören kuzenim Meryem, duruma el koydu ve tecrübeli ellerle dikene dokunmadan nasıl soyulur gösterdi....bana da fotoğraflamak kaldı....




babutsaları en son ayıklandığında, biraz dolapta soğutursanız daha derli toplu duruyor ve yemesi, yaz günü biraz soğumuş babutsalar daha keyifli oluyor


babutsaların içinde diri çekirdekleri vardır, yerken, onları çiğnemeden yutmanız gerekli....
aman ne zahmetli demeyin sakın, tadı cidden benim gibi tatlı meyve düşkünleri için süppperrrr....


ailemizde tam bir sanat adamı da var......gördüğünüz heykel, bir ağaç dalından yapılmış, nasılda güzel duruyor değil mi.......

insan sanatçı ruhlu olunca mutfakta da devam ediyor bu çalışmalar....aynı sanatçının mutfaktaki eserleri de çok güzel...aşağıda görünen roast beef tam bir sanat eseriydi ve tadan herkesin aklında kaldığına eminim....en kısa zamanda aldığım tarifi yapıp paylaşacağım...


tepsiye yapışan patatesler için sıraya girdik...:)))..


bütün bu satırları yazarken Allah'tan kahvaltımı yaptım ve tokum...Lefkoşa'da ziyaretine gittiğimiz Ruşen Abi ve ailesinin evlerinin resimlerini çekmek lazımdı....hava karanlı , sohbette koyu olunca zaman kalmadı...
ev dergileri olur ya, tam kapakta yer alacak bir ev 
çam ağaçları arasında, müstakil ve çatılı büyük bir ev
mimari açıdan güzel olmasına güzel ama içerisi de çok karakterli döşenmiş
 zevkli göz yormayan, rahat bir havası vardı...bu noktada evin hanımının zevki ortaya çıkıyor...umarım keyifle ve sağlıkla otururlar

bahsettiğim zerafet, ince porselen ingiliz tarzı çay fincanından anlaşılabilir... erkeklerin biz bayanlar kadar detaylara dikkat ettiğini sanmıyorum...ama ince ayrıntılar bize keyif verir....
onun için tabaktaki güzelim kıbrıs lezzetlerinden önce sanırım göz zevkimin doyduğu andı...


tabaktaki kıbrıs tatları: kabak çiçeği dolması, börek, hellimli kek, içli köfte.


evet Kıbrıs lezzetlerine devam ediyorum....hamurişi ve mantı tarzı yemekler, değişiklikler gösterse de sanırım dünyanın her bölgesinde var....


Kıbrıs'ta  akrabalar arasında, Şenay Teyze'nin mantıları nam salmış...küçük tavuk eti ,kırmızı et veya kıyma ile yapılabiliyormuş...aynı bizlerin yaptığı gibi buzlukta saklayabiliyorlar



Şenay Teyzem'in elleri ile açı , büktüğü üçgen şeklinde mantılar haşlandıktan sonra, üzerine rende hellim ile servis yapılıyor...hellimleri de kendisi yapmış...her şey el yapımı anlayacağınız...yoğurt yerine hellimle servis yapılıyor...


yemek ziyafeti üzerine, gittiğimiz ,gönül ve kulak ziyafeti dolu konser....Onur Akın benim bayıldığım sanatçılardan biridir...her şarkısı, her sözü yüreğe dokunur....konserine Türkiye'de değil de Kıbrıs'ta gitmek kısmet oldu....Onurlu adam onur akından,  pulya kuşu festivalinde verdiği konser...


sabah eniştem "karga suyu" içtiniz mi dedi....karga suyu düz mantık düşünmeyin sakın....:)))...karga ile ilgisi yok...Türkiye'de Bodrumda üretilen mandalina suyu gibi,
"yiğit lakabıyla anılır " diye bir ata sözü var ya, burda da mandalina suyu dendi mi karga suyu geliyormuş akla


karga suyu ve ciğer için, oto sanayi bölgesinde "portakal" denen küçük bir dükkana gittik,
harika bir lezzetti ve saat 11 gibi ciğer şiş bitmişti bile....


bütün bu harika gezilerde, başta da bahsettiğim gibi
güzel yiyeceklerle midemizi
cici muhabbetlerle de gönlü besledik, 
İstanbul bardaklarından su, bakır kaplı fincanlardan kahvemizi içtik
ne olur İstanbul'lu arkadaşlarım kızmasın bana ama, ben Kıbrıs'ı İstanbul'dan daha çok sevdim


Kıbrıs'ta 3 çeşit kahve var
con: türk kahvesine göre içimi daha hafif bir kahve
oza: sert kahve
sultan: orta sertlikte bir kahve



eve döner dönmez, kuzen Meryem'in annesinin Kuruova'da yaptığı hellim ve kıbrıs tarhanasından yaptım...
tarhanaların kavanozdaki kuru hali ....çorba şeklinde resmini çekemeden çorbasını bitirmiştik...:)))


kıbrıs hatırası


Füsun Hn'ın bizlere Kıbrıs'ı hatırlatan el işlemesi LEFKARA hatıraları evde en güzel yerlerini aldı......


ya bu soğuk Ankara kışında iyi ki yazın Kıbrıs'a gitmişim diyorum...
nasıl söz akar, yazı kalırsa
zaman geçiyor resimler kalıyor
iyiki de bol bol resim çekmişim...