30 Ocak 2013 Çarşamba

halep tava, kilis tava, tepsi kebabı

merhabalar,

yemek konusunda fırınlar daima en yakındaki yardımcıdır...Anamur'da evlerde mutlaka herkes kendi damak tadına göre lahmacun veya fırın yemeğe hazırlayıp fırına gönderir...özellikle annem lahmacun konusunda hassastır……

Ankara’ya geldiğim sene babam Anamur'dan bana 2 kasa patlıcan getirmiş sağolsun….damak tadının peşinde ya bunları  mahalledeki fırına götürüp közletmek istedi…babamın gitmesi ile 15 dk sonra elinde patlıcanlar kapıda görünmesi bir oldu….hala gözümün önünde babam hala fırına küfrediyordu…:))….fırın közlemek istememiş…:))...

  
gelelim tarifimize

malzemeler:
      * 750 gr veya 1 kg orta yağlı kıyma
      * 4-5 diş sarmısak
      * yarım demet maydanoz ( tabi demetine göre değişir, miktarı dilediğinizce değiştirebilirsiniz)
      * 1 yemek kaşığı tatlı toz biber
      * 1 yemek kaşığı karabiber
* 1 tatlı kaşığından biraz fazla tuz
* 2-3 tane olgun domates
* 2 tane yeşil veya kırmızı biber ( yaptığım zaman biber olmadığı için ben koyamadım ama güzel olur)
* dilerseniz 2 tane soğanda üzerine dilimleyebilirsiniz


yapılışı:
* kıyma, ezilmiş sarmısak, ince kıyılmış maydanoz ve baharat, iyice yoğurulur
* ben miktar fazla olduğu için fırın tepsisinde hazırladım, siz borcamda yapabilirsiniz
* ıslak el yardımı ile tepsiye 1 cm kalınlığında yayılır
* üzerine domates ve biberle süslenir (dilerseniz kuru soğan da dilimleyebilirsiniz)
* önceden ısıtılmış, 180-200 derece fırında yaklaşık 30 dk pişirilir







* piştiğini, üst resimde gördüğünüz gibi etimizin kenarlardan 2-3 cm çekmesinden anlayabilirsiniz
* biberim olsa ve domateslerde mevsim domatesi olsa iyiydi..

28 Ocak 2013 Pazartesi

şirin sosisler


 merhaba,

aslında fotoğraf makinemi yenileme zamanı geldi...ama oğluma elektronik yeni çıkan ürünleri almaktan bana sıra gelir mi bilmiyorum....

sosis, salam tarzı ürünleri eve almamaya çalışıyorum....ama çok da uzak duramıyorum...özellikle çocuklar çok seviyor....oğlumun arkadaşları geldiğinde hazırlamıştım....gördüğünüz gibi biraz el oyalayıcı ama basit bir tarif...

bizim çocukluğumuzda başka başka şeyler vardı...oğlumun anılarında güzel bir yere sahip olmak için ....:)))..... yaptığım şirinlikler... İNŞALLAH torunlarıma da yapabilirim




* milföy hamurundan kurabiye kalıbı ile kesilen parçalar yağlı kağıda dizilir
* üzerine susam serpilir
* şekilde görüldüğü gibi kesilen sosisler, yine şekilde görüldüğü gibi kürdanla birleştirilip fırında 180 derece de yaklaşık 20 dk pişirilir

25 Ocak 2013 Cuma

salata sandal



merhabalar,

dün epey dertli bir şekilde üretmekten vazgeçen canım anadolu insanından bahsetmiştim...sanal dünyanın sosyal ortamında karşılaşıp sevdiğim blog yazar arkadaşım caferengigül ün yorumu bana egede de durumun benzer olduğunu anlatıyor...

her şeyin en güzeli ve en doğalını yetiştirebileceğimiz bir coğrafya, iklime sahipken neden diye merak ediyorum...

genelde tarifini verdiğim ürünlerin sağlığımıza olan katkılarını da paylaşıyorum ...
bugünkü konumuz: salatalık.....:)))

faydaları:
* idrar söktürücü ve kanı temizleyicidir
* bağırsakları yumuşatır ve kabızlığı giderir
* basura iyi gelir
* harareti keser
* sinirleri yatıştırır
* yorgunluğu giderir
* romatizma ağrılarını hafifletir
* uykusuzluğa iyi gelir
* kolesterolü düşüren salatalık kalp ve damar hastalıklarına vücudu korur
* vücudun enfeksiyonlara karşı direncini arttırır
* böbrek hastalıkları ile bağırsak iltihabı ve gut hastalığında faydalıdır
* ter bezlerinin sağlıklı çalışmasına yardımcı olur


gelelim tarifimize:

aslında görünen köy klavuz istemez derler...:)))...
ben yine de dilimin döndüğünce anlatayım....
* salatalıklarımızı güzelce yıkadıktan sonra, yaklaşık 3 cm'lik halkalar halinde keselim
* içlerini bıçak veya oyacak yardımı ile kabak oyar gibi oyalım
* içerisine nane ile çırptığım yoğurdu ekledim, siz dilediğiniz gibi süsleyebilirsiniz
* üzerine de dereotu dalları....harika bir atıştırmalık oldu



24 Ocak 2013 Perşembe

Ankara'da Sosyete Pazarı.....

merhabalar,

sevgili arkadaşım caferengigül yerfıstığından harika kurabiyeler yapmış....yorum yapmak için yazmaya başladığımda baktım ki pek dertliyim...:)))....sizlerle de paylaşayım istedim...içimden gelenleri yazmaya çalıştım....mutfağımızda korkmadan, çekinmeden ,cesurca bütün yöresel lezzetlerimizi kullanmalıyız....biz kullanmazsak yavaş yavaş üretimi de, sevdiğimiz şeylerde kaybolacak....

kentleşmenin negatif etkisinden kaçan pek çok arkadaşım organik ve el yapımı ürünlere yönelirken; kasaba ve köylerimizde de tam tersi herşey hazır alınmaya başlamış...

önceki yazılarımda da bahsettim...ben Akdeniz'in incisi küçük bir kasabada büyüdüm....çok şanslıydım....bahçeli bir ev, toprak bir yol, oyun oynayabildiğimiz bir sokağımız, saklambaç oynarken saklandığımız ağaçlar vardı...rahatça bisiklete binebiliyor, bahçedeki ağaçlardan meyve toplayabiliyorduk...şimdi düşününce bir masalın içindeymişim gibi geliyor...

annem ne kadar çok ev işi olsa da, (çamaşır, bulaşık, yemek...) bahçeye mutlaka bir şeyler ekerdi....soğan, biber, kabak,....en büyük alana da (en fazla 1 dönüm kadardı)  kışın bakla yazın yer fıstığı ekerdi....yazın fıstık toplama zamanı anneme kardeşimle yardım ederdik....sabırla topraktan çekilen yerfıstıkları ayıklanır, gün sonunda hepsi yıkanır ve dama serilirdi....söylene söylene yapardık ama iyiki de yapmışız...

sonrada tarladan toplanan her şey değerlendirilirdi....salça yapılacaksa, reçel yapılacaksa yapılırdı.....annem bu yaşında hala yapıyor ve bana da gönderiyor...annem değişmedi....:)))

ama değişen şeylerde oldu....Anamur'un çok nemli havası olduğu için kurutmalıklar köyde veya yaylada yapılır...şimdilerde annemden çok duyuyorum, eskiden domates kurusu, tatlı toz biber aldığımız bir teyze vardı köyden, o ölünce kızları yapmaz olmuş, köyde de yapan kalmamış. onla rda hazır alıyormuş, ...onlarda domatesi hale satıp, salçayı bakkaldan alıyorlarmış.....nasıl bir mantık dimi....

en son Anamur'a gittiğim de , tamamen ticari kaygılardan dolayı insanların sadece muz serası yaptığını gördüm...artık kimse yerfıstığı ekmekle uğraşmıyor...:(((...ciddi bir değişim var...

bu değişimde kaybetmek istemediklerim neler mi: el yapımı erişteler, kuruluklar, salçalar, reçeller, marmelatlar, ülkeme ve yörelere özel baharatlar, zeytinyağları......bunların pek çoğunu Ankara'da Ümitköy'deki Sosyete Pazarı'nda aldığım bir tezgah var....başta yediğim en lezzetli  "lahana sarması" ile dikkatimi çekti...sonra diğer ürünlerini denemeye başladığımda, tamamen damağıma ve mantığıma uygun ürünler buldum....emekli tarih öğretmeni bir bayanın organik olarak üretip, satmaya başladığı serüven buraya kadar gelmiş,,, annemden bir parça buldum ....kızı da işletme mezunu ve annesinin yanında tamamen anneye destek...çok hoşuma giden bu tezgahı mutlaka ama mutlaka Ankara'da yaşayanların uğraması gerek diye düşünüyorum...



Ümitköy'de İstanbul Sosyete Pazarı ...Çarşamba, Cumartesi, Pazar günleri kuruluyor



en son gezdiğim haftalarda Amasya yöresinden gelen tamamen doğal bir tezgah daha keşfettim...evden yanınızda cam kavanoz götürün, sabah kahvaltıları için üzüm şırası ile yapılmış fındık ezmesinden mutlaka alın derim....


23 Ocak 2013 Çarşamba

portakallı kek


merhaba,

öncelikle bugün
dualarınızın kabul,
kandilinizin mübarek olmasını dilerim...



epey uzun bir süredir yazma ve tarif paylaşmaya ara vermiştim.....hep onu söylüyorum aslında evde ocak kaynamaya devam ediyor...Anamur'dan kolilerim gelmeye devam ediyor...portakallar ve muzlarla değişik denemeler yapıyorum....görüntüsünü beğendiğim için sizlerle paylaşmak istedim...

daha önceki yazılarımda, tariflerimde geçen malzemelerin sağlığımıza yararları ile ilgili bilgiler paylaşmıştım....hayatta her şeyde olduğu gibi bu tarz sağlıklı besinlerin bile;  fazlasının veya bazı ilaçlarla aynı anda tüketiminin ZARAR olduğunu sizlerle paylaşmak istedim.....

son günlerde beni şaşırtan 2 haberden

1- antibiyotikle portakal suyunu aynı anda tüketmeyin. greyfurtun antibiyotikle aynı anda alınmaması gerektiğini biliyordum ama portakal suyunu bilmiyordum....biz de hasta olunca daha fazla portakal suyu içeriz....en son grip olduğumda doktor benzer şeyi söyleyince şaşırmıştım....portakal suyunu hastalanınca içmeyin...demek ki hastalanmamak için içmeliyiz....

2- ikinci haber de antioksidan olarak sevip tükettiğimiz, brokoliden, ısırgana ....pek çok ürünün fazla tüketimi de kanser nedeniymiş....demek ki neymiş sağlıklı da olsa ölçüyü kaçırmamak şartmış....

 daha önce paylaştığım portakallı kek hamurumu hazırlayıp, kek kalıbına dökmeden önce portakal dilimlerini kalıba yerleştirdim...