29 Mayıs 2013 Çarşamba

elmalı güller




merhabalar,
"armut dibine düşer" atasözünü doğrulamak için, oğlum elmalı güllerden hazırladı....gülleri okulda verilmek üzere gitti ama bence asıl amaç bir kızı etkilemek gibi geldi bana...:))))













28 Mayıs 2013 Salı

supangle



merhabalar,

oğlum beyefendi ders çalışırken sanki benim için çalışıyor...bütün naz niyazları sergiliyor....ilerde gelin hanım kızacak ama ne yapayım...izin verirse bu "y" kuşağı yardım ederim artık.....

 bu meşhur "y" kuşağı ile ilgili hislerimi anlatmadan önce tarifi yazayım ki, sadece tarif için ziyaret edenler sıkılmasın....


malzeme:
* 4 su bardağı süt
* 1 su bardağı şeker
* 4 yemek kaşığı kakao
* 1/2 su bardağı un
* 1 yumurta 
* 2 çorba kaşığı margarin


 yapılışı:
* soğuk sütümüzü ve yumurtayı iyice çırpıp, üzerine un, şeker ve kakaomuzu ekleyelim

* orta hararette ocakta, sürekli karıştırarak pişirelim

* başlarda biraz sıvı olsa bile un , nişasta eklemeyin

* kaynayana dek sürekli karıştırırsanız daha güzel kıvamlı bir supangleniz olur

* kaynadıktan sonra altını kapatıp, vanilya ve margarini ekleyip karıştırmaya devam edin

* biraz soğuduktan sonra servis yapabilirsiniz




elime bir yazı geçti.....oğlumun ergenlik süreci ile ilgili fırsat buldukça okuyorum...çocukları benimkinden büyük ailelerle sohbet ediyorum....basında takip ediyorum.....çocukları ergenlik sürecinde olan ailelere aklımdaki en önemli olduğunu düşündüğüm 2 tavsiyem var:

* ne kadar kızarlarsa kızsınlar çocuklarına karşısında değil, yanında olduğunuzu hissettirmek gerek
* bu süreç geçici ( en azından çocukları daha büyük ailelerle konuştuğumuzda öyle diyorlar)

aslında bu örnekler çoğaltılabilir....öncelikle "y" kuşağı denen kuşağın ortak bazı özellikleri var, bunları okuduğunuzda daha da anlaşılır oluyor bazı şeyler, en önemlisi yalnız olmadığınızı anlıyorsunuz, ve kendinizin de "x" kuşağı olduğunu öğreniyorsunuz....

65-80 yılları arası doğan kişiler, hemen hemen aynı sosyal, ekonomik ve siyasi olayların etkilerini yaşadığı için bu grup "x" kuşağı olarak adlandırılmış....

80!li yıllar sonrası doğanlar, yani " y" kuşağı,  bahsettiğim "x" kuşağından farklı etkilerde yaşıyorlar ve farklı olmaları normal...yani farklılığın doğal olduğunu baştan kabul edersek, çocuklarımızın bize benzemesi yönünde diretmezsek daha mutlu olacağız....

bütün bu yazdıklarım benim okuduklarımdan çıkardıklarım, bu konuda yetkin isimleri okumanızı veya dinlemeniz en doğrusu tabiii....doğum tarihim 80 e yakın olduğu için "y" kuşağı ile de anlaşabileceğim düşünülse de benimde çocuğumla koptum bazı noktalar oluyor tabi....ne kadar kızsak da onlar bizim canımız ciğerimiz ve Allah, sağlıkla uzun ömür yaşadıklarını görmemize izin verir inşallahhh...







27 Mayıs 2013 Pazartesi

can usta ve yunuslar


merhabalar,
havaların ısınması, günlerin uzaması nasıl da güzel oluyor....insan sanki hayatına daha çok şey sığdırıyor....zaman dolu dizgin geçiyor.....arada ufak molalar, insanın kendini şımartması da ayrı güzel.....tariflerim arasında bekleyen bu resmi görünce geç de olsa yazmaya karar verdim...kendimi şımarttığım bir boğaz hatırası....

güzel bir anısı var.....istanbul'da oğlumla konser için bulunduğum sıralarda arayabileceğim bir kaç arkadaşım vardı ama planları vardır diye kimseye haber vermedim....kendimi dinledim ve ruhumun bana yetişmesi için bol nefes aldım...

 sahilde yürüdüm, balıkçıların ve gezen bir sürü insanın arasında....sonra sevdiğim bir pastaneyi görünce hemen üst katına çıktım.....amacım boğazdan geçtiğini duyduğum yunusları belki görebilirim diye....çayımı yudumladım gazetelere göz attım ...derken menüye tekrar baktım...kendimi şımartmak için waffle istedim....veee waffle gelince kendi kendime güldüm... boğazda geçişini beklediğim yunuslar tabağımda gelmişti....harika bir sunumdu.....lezzetti de bir o kadar güzeldi.....ayrılırken teşekkür ettim ve kutladım can ustayı ....genç bir usta, ama sanat kabileyeti olduğu ortada.....ellerine sağlık yeniden...



çok sevdiğim küçük bir hikayeyi sizlerle paylaşmak istiyorum...

bir grup arkeolog ellerinde harita gitmek istedikleri harabeler için yol planı yapıyormuş....harita bilgilerine göre 2 günlük bir mesafe olduğunu hesaplamışlar.....yolda rehber olması için oranın yerlisi 2 kişiden de yardım istemişler....yola çıkmışlar...

rehberleri o kadar hızlı o kadar güzel kısa bir yoldan istedikleri yere götürmüş ki, birinci günün akşamı  harebeler hemen yakınlarında bir dağın eteklerindeymiş.....rehberleri durup bu gece kamp yapmamız gerek dediklerinde arkeologlar çok üzülmüş....çok az daha giderlerse istediklerine ulaşacaklarmış....çaresizce rehbere neden demişler, neden devam etmiyoruz....

rehberin cevap çok güzelmiş.

o kadar hızlı geldik ki, kamp yapıp ruhumuzun bize yetişmesini beklememiz gerek....


bu sözü çok severim...arada ruhumun yetişmesi için hiç bir şey yapmadığım anlar vardır artık hayatımda benim...