29 Ağustos 2011 Pazartesi

bayramınız kutlu olsun...


26 Ağustos 2011 Cuma

KADİR GECESİ..


taze barbunya,

merhaba,

kışın barbunya pişirirken yaz olsada tazesini yapsak demiştim...mevsimler birbirini nasıl da çabuk kovalıyor değil mi?

şimdi kış geri geldi nerdeyse....yaz barbunyasını anlatmak da bugüne kaldı...kışın faydasını paylaşmamışım....onun için hemen önce barbunyanın faydalarından bahsetmek istiyorum...:))

* güç ve enerji vererek, bedensel ve zihinsel yorgunluğu giderir
* vücut gelişimi ve onarımını destekler
* kemikleri güçlendirir 
* romatizma ve siyatik şikâyetlerini azaltır
* böbrek rahatsızlıklarında etkilidir, böbrekleri kuvvetlendirir. Böbrek kumu ve taşlarını dökmeye yardımcı olur. 
* sinirleri kuvvetlendirir ve kalp çarpıntısını giderir
* kandaki şeker miktarını düşürerek şeker hastalığına karşı faydalı olur.


barbunyanın püf noktası, ne diri kalması ne de fazla yumuşaması iyi olmaz. barbunyanın cinsine göre, bazı barbunyalar düdüklü tencereye koyduğum zaman birden hamur haline gelebiliyor....buna cesaret edemediğim için tencerede pişirip pişme kıvamını kontrol altında tutmak iyi olabilir....

malzeme:
* 1 kg taze barbunya (ayıklanınca yarım kilodan biraz fazla çıkıyor)
* 2 orta boy soğan
* 3-4 diş sarmısak
* 1 yeşil 1 kırmızı biber
* 1 çay bardağı zeytinyağı
* 5-6 tane olgun domates
* 1/2 y.kaşığı domates salçası
* 1/2 y.kaşığı biber salçası
* 2 y.kaşık şeker
* 1 y.kaşığı tuz
* maydanoz
yapılışı:
* barbunya ayıklanır ve orta derece yumuşayana dek tencere haşlanır suyu süzülür
* ince ince doğranan soğan, sarmısak yağda 5-10 dk kavrulunca; ince ince doğranan biberler eklenir
* salça ilave edilip 2-3 dk kavurma işlemi devam eder
* olgun domatesler küçük küpler halinde doğranır eklenir...tuzu şekeri karabiberi ilave edilir....ne kadar çok domates olursa lezzetin arttığına inanıyorum.
* domateslerde 3-5 dk kaynadıktan sonra...hafif haşlanan barbunyamızı da karışama ekleyip kısık ateşte, annemin dediği gibi özdeşleşene dek pişirelim....arada barbunyayı kontrol edip yumuşayınca indirip soğumaya bırakalım

* barbunya yumuşayana dek gerçekten de soğanlar neredeyse kayboluyor, domatesler de güzelce kıvam alıyor...şekilde görüldüğü gibi...:)))

* eklemek isterseniz soğanları kavurduktan sonra küp küp doğrayıp patates ve havuç ilave edebilirsiniz....ben sadece barbunya lezzeti için sade yaptım, patates havucu daha çok kuru barbunya yaparken ekliyorum...

AFİYET OLSUN

25 Ağustos 2011 Perşembe

tuzlu muffin,

merhabalar,
haftasonu kahvaltısı veya misafirleriniz için ikram edebileceğiniz pratik bir lezzet.....
sunumu da güzel...

beni takip edenler bilir, biraz oğlu merkezli yaşayan bir anneyim...şımartma kısmını kontrol altında tutuyorum...ilerde gelin hanım bana biraz kızacak ama...ne yapalım sevgi herşeyi yaptırıyor....

büyük konuşmayayım ama herhalde ilerde gelinime neler yapmayacağımı biliyorum....
onlar birbirini sevsin kollasın, diğer anlamda ben onlara elimden geldiğince gücüm yettiğince yardımcı olmak istiyorum....Allah o günleri gösterir İnşallah....

yani tuzlu muffinden nerelere geldim...:)))...

haftasonu yaklaşıyor, belki haftasonu için fikir olur...en iyisi tarife geçeyim...

malzeme:
* 2 yumurta
* 1 bardak yoğurt
* yarım su bardağı sıvı yağ
* 200 gr peynir
* yarım su bardağı kadar doğranmış sucuk
* malzeme dilediğiniz şekilde arttırılabilir...domates, biber,....eklenebilir
* yarım paket kabartma tozu
* yaklaşık 3 su bardağı un (hazırlanan hamurun kıvamı kek hamuru gibi olmalı)

yapılışı:
* yumurta, yoğurt, yağ , peynir ve sucuk sırası ile karıştırılır
* en son, un ve kabartma tozu birlikte eklenip küçük muffin kalıplarına dökülür
* önceden ısıtılmış 180 derece fırında 20 dk pişirilir

AFİYET OLSUN

19 Ağustos 2011 Cuma

gökçende iftar.....


merhabalar,
sizlerle birimizde görevli arkadaşımız Gökçen'in annesinin bizim için hazırladığı iftar yemeğinden kareleri paylaşacağım......

henüz bir yıl olmadı Gökçen' le tanışalı....onun gibi gençleri görünce gelecek için mutlu oluyorum...güzel bir üniversite mezunu, akıllı, bilgili, görgülü ve iyi bir aile terbiyesi almış bir arkadaşımız...neden mutlu olduğum anlaşılmıştır sanırım...bunun en büyük mimarlarının annesi ve babası olduğunu paylaşmama gerek yok sanırım...

Gökçenler Trabzonlu olduğu için Karadeniz mutfağından esintiler bekliyordum ve oldu da....hepsi birbirinden leziz süper bir menüydü...

tabi yemeklerin iştahı ile meyve ve tatlının resmini çekmeyi unutmuşum...




menü:
* domates çorbası
* sarma
* makarna salatası
* çoban salata
* patlıcan kızartma (mısır unlu)
* ıslatılmış börek (kıymalı-peynirli)
* Güveç-pilav
* karpuz
* gül tatlısı




sofradan sonra aşağıdaki resmi sizlerle paylaşmak istedim
çünkü
kalori hesabı yapmaktan ben börekten 2 .parçayı yiyemezken....:(( 
ne kadar yese de 34 beden olan ŞANSLI arkadaşımız Funda



* patlıcan kızartması
yapılan bu kızartmaya haksızlık olmasın diye özel bir ismi olduğunu düşündüm ama ismi
karadeniz usulu patlıcan kızartması imiş
diğer kızartmalardan farkı, ortadan 6-7 parçaya açılan patlıcanın bağlantı kısmı koparılmadan mısır ununa bulanıyor ve kızartılıyor
yanında sarmısaklı yoğurt ve pide ile mükemmeldiii

* ydirmit isimli arkadaşımızın yorumuna istinaden bir düzeltme yapmak istiyorum...:))))
eğer patlıcanınız ince ise 4 e bölmeniz yeterli...kalınsa 6-7 parçaya bölünür ve haşlanırmış...
haşlandıktan sonra mısır ununa batırılıyor....
takip edilmek güzel...düzeltme için teşekkürler yıldızcım...:)))








* gelinleri Hatice'nin yaptığı güzel makarna salatası....

 *yaprak sarma

* peynirli börek


* kıymalı börek

17 Ağustos 2011 Çarşamba

patlıcan rulo




benim patlıcan canavarı bir oğlum var....ama her patlıcanı da yemiyor..:(((...özelikle sulu yemek tarzında sevmiyor....

kızartma ve etli türevlerini sevdiği için yeni bir tarif ürettiğimi düşünüyorum....şimdiye kadar başka sitelerde hiç görmedim ama aklın yolu birdir.....mesela karnabahar mücverini ben icat ettim diye düşünüyordum...sonra bir baktım aklın yolu bir bir sürü arkadaşım da yapıyormuş meğersem....

patlıcanı çocukluk çağlarımda ben de pek sevmezdim, ben de sonradan bütün çeşitlerini sevmeye başladım...o yüzden oğlum üzerinde de baskı kurmadan sabırla beklemekteyim....

patlıcanın yararları:
* sinirleri yatıştırır ve tansiyonu düşürür
* kalp çarpıntısını giderir
* bağırsakları yumuşatır ve idrar söktürür
* kandaki kolesterol seviyesini düşürür ve damar tıkanıklığına iyi gelir
* kansızlığı giderir
* karaciğerin ve pankreasın çalışmasını düzenler
* böbrek ağrılarını ve yanmasını azaltır
* basura iyi gelir
* kilo vermeye yardımcı olur.


neyse bu kadar girizgahtan sonra geçelim tarife...


malzeme:
* 3 patlıcan
* 500 gr kıyma
* 2-3 domates
* kaşar
*5-6 kaşık sıvı yağ

yapılışı:
* patlıcanlar pijama şeklinde soyulup, uzun ince doğranır...
* 15 dk tuzlu suda bekletilen patlıcanlar kurulanır ve teflon tavada sadece 1 kaşık yağla patlıcanlar orta ateşte çevrilerek kızartılır
* çok fazla yağda kızartmak istemediğim için teflon tavada ve başında bekleyerek yapılması gereken kızartmadan biraz daha uzun süren bir işlem oluyor ama sonuç olarak daha az yağla aynı lezzet için değer...




* patlıcanları kızartma işlemimizin bittiği teflon tavada kıymamızı koyup kavuralım
* önce suyunu salıp sonra tekrar suyunu çeken kıymamıza biraz tuz ve tatlı toz biber ilavesi ile harcımız hazır oluyor
* bu noktada aslında soğan, biber, domates ile kıyma daha çeşitli bir sos haline getirilebilir...ben ilk önce oğluma beğendirmek istediğimden şimdilik eklemedim



* düz bir tepsi ya da tabakta patlıcanlar düz serilir ve kıyma ile düzgünce sarılır..

* ben fırında pişirmeyi düşündüğüm için borcama sardım....aynı şekilde farklı bir tava ya da karnıyarık tenceresine dizilebilir

* kıyma sosuma domates eklemedim ama mevsimi olduğu için üzerine küp küp doğrayıp biraz domates eklemekten de geri kalmadım

* en üstüne de 1 bardak kaşar rendesi ile yaklaşık 30 dk 150 derecede pişirilir.




 AFİYET OLSUN

11 Ağustos 2011 Perşembe

16 - kıbrıstayım dedemin doğduğu topraklarda.....


Dedem mavi gözlü, zayıf, Kıbrıs'ta doğmuş Anamur'a ailesi ile göç etmiş, orta halli emekli bir adamcağızdı....biz büyürken hep Kıbrıs'a gitmek isterdi ama ekonomik durumlardan hiç gidemedi....yaşadığı yerde bütün geçmişini bırakıp çıkmak epey cesaret gerektirmiştir herhalde...hiç bilmedikleri topraklara gelmişler...ilk yıllar yaşam ve aile mücadelesi ile geçmiş olsa gerek...sonraları da cesaret edemedi belki de....

babası annesi 3 erkek ve bir de kız kardeşi ile gelmişler Anamur'a.....bir tek  Sultan nene kalmış geride....o da çocuk yaşta evlendiği için katılmamış demek ki onlara...yıllar sonra Anamur'dan annesi Kıbrıs'a kızını görmeye geri gitmiş....dokuduğu birkaç hatıra ile beraber....annesine ne sormuş biliyor musunuz Sultan nene..."anne orda da güneş aynı mı doğuyor".....eski hikayeleri dinleyince hüzünleniyor insan......

98 yılında Kıbrıs'a gitmiştim ama akrabalardan hiç kimsenin telefonu olmayınca ne tarafa benim çıkış noktam diye bakacağımı bilemiyordum.....küçükken yılbaşlarında attığımız kartlardaki adresten başka çok bilgi yoktu elimizde...2004 yılında babam amcası oğlu ile Kıbrıs'a gidip birkaç akrabaya ulaşınca bu sefer bağı koparmamaya karar verdim....insan olgunlaştıkça nereden geldiğini, köklerinin nerede olduğunu daha çok önemsiyor sanırım....

bu gidişimde sürpriz oldu Anamur'da tatildeydim....babam hadi gidelim kızım deyince hopp Kıbrıs'a gittik....Taşucu'na kadar arabayla ordan da deniz otobüsü ile Girne...

Sultan nenenin torunlarından Mehmet abi ile telefonda epey konuşmuştuk...annesinin evinin tamiratına yardım ederken elini kestirip bir operasyon geçirmesi gerekince ilk önce Lefkoşa'daki akrabalara gittik....Sultan nenenin kızı Yüksel abla...yani babamın halasının kızı...


Yüksel ablaya geldiğimizde 3 tane kız torunu ondaydı...torunlarına bakan sevgi dolu bir kadın....Salih enişte de onlara sürekli bir şeyler getirmek telaşında...bizi ağırlamak için elinden geleni yaptı sağ olsunlar.....ilk saatler biraz yabancı gibi olsak da zamanla kaynaştık....yoldan geldiğimiz için hemen bir makarna pişirdi...üzerinde rende hellim nane ve tavuk sote ile çok güzeldi...ve börülce...



Yüksel ablanın kızı çiğdem geldi...Anaokulu öğretmeni ve küçüklüğümüzde attığımız kartları ilk o hatırladı...yemekten sonra kahveler içildi, sohbetler edildi....epey hasretler giderildi.....

Kıbrıslıların ceviz macunu dediği ceviz reçelinden ikram ettiler...yanında bir bardak su ile...



daha önceden tatmıştım , ama nasıl yeneceğini bilmiyormuşum....torunlardan en küçüğü Berfin tam büyüklerimize benziyor....masmavi gözlü....yaşına göre bence çok akıllı bir kız...macunu biraz şekerini alması için suya batırıp yemem gerektiğini söyledi...:)))....Kıbrıs'ta usul böyleymiş....


akşam olunca küçük bir Lefkoşa turu yaptık ve eve gelince baktık ki Yüksel abla eski albümleri çıkarmış....çok güzeldi...eski resimlerden fotoğraf makinesi ile bende kendime kayıt aldım....yeni resimlerde çektik tabi...

 

2. gün yüksel abla "malohiya" pişirdi bize...Kıbrıs'ta ıspanağa benzeyen kokusunda birazcık kına otu kokusu ve anason bulunan bir bitki....kuşbaşı ve domatesle pişirdi ...ben çok beğendim....çiğdemin yorumundan anladığım kadarıyla tam olmuş...



2.günün sonunda akşam kızlarla ve Yüksel abla ile kağıt oynadık....gongo denen yeni bir oyun öğrendim ve 4-5 el yendim...:)))
aslında yediğin içtiğin senin olsun gezdiğin yerleri anlat derler....ama bu blogun  amacı yemek tarifleri olduğu için burdan yemekleri, facebooktanda resim ve duyguları daha çok paylaşıyorum....sanal dünyanın sosyal ortamı işte....:)))
3.ve son gün enişte bizi Dipkarpaz bölgesindeki Kuruova'ya dedemin doğduğu köye götürdü....burda alışamadığım tek şey trafiğin yönü...bir buçuk saatlik bir yolculuktan sonra köye ulaştık....babamın ilk geldiğinde tanıştığı Bayar Dayı vefat etmiş....Allah Rahmet Eylesin....çok sevilen bir insanmış...babam o geldiğinde de çok anlatmıştı....şimdide Yüksel Abla her konuşmasında göz yaşını zor tuttu....insanlar üzerinde nasıl güzel anılar bıraktıysa...ne mutlu ona ve ailesine...eşi bizim için tavuk, kabak ve salata hazırlamıştı....herşey çok güzel ve duygu doluydu....ağlamak için biraz tuttum kendimi ama bir ara gözyaşlarımı serbest bıraktım....:((




15 - annem annemmmmmm.....



merhaba,
blog yazarken anladım ki...yapılan yemek kadar kendini de ne kadar güzel ifade edersen takip eden arkadaşın o kadar çok oluyor...
tatilde annemde kaldığımız hafta yapılanları resimlemeye çalıştım...tatil dönüşü resimleri ekledim ama bir türlü yazmayı tamamlayamadım...:(((..
hala tatil modundayım demekki....


tatilde anamura akdenize gelince gündemimdeki yemekler değişti...ama ALLAH tan annemden dolayı biraz yöre yemeklerine devam ettik....

annem sağ olsun çocukluğumuzda bizi çok nazladı...şimdi daha fazlasını torunları için yapıyor....oğlum için her sabah uyandığımızda gözleme, börek, bişi .....
öğlene sarmalar, dolmalar,,,,ile başlayıp yemekler hızla devam ediyor....

annecim kilo alıyoruz diyet deyince de 
* burda diyet olmaz evine gidince yaparsın diyor....:)))))

biz yiyoruz o doyuyor anlayacağınız...


 bol sumak ve zeytinyağlı soğan piyazı....


humus

alinazik

annemin itina ile dizdiği şişler






sabah kahvaltısına peynirli börek...börek neden bu kadar sarımsı biliyor musunuz
yumurtalar bahçedeki tavuklardan...

bişi



hep oturup hazır yemedim tabi....mutfağı temizleyip....fazlalıkları atıp..:)))..çekmece içlerini tek tek makineden geçirdim...
fazlalıklar kısmı nasılsa bütün arkadaşlarım aynı şeyi söylüyor...acaba yaşlandıkça eşyalar mı kıymetleniyor....yoksa eskiler her şeyin değerini daha çok mu biliyor....biz bolluk ve rahatlık çocukları mıyız...


bu da oğlum kek isteyince annemlerin ekmek yapma makinesinde pişirdiğim kakaolu kek
arasına da beyaz çukulata sosu kullandım...:))))
  


14 - emelde lazanya

bu tatil benim için, anamur'a ordanda kıbrıs'a geçtiğim; aile ve arkadaş ziyaretleri ile dolu bir tatildi.....eski akrabalar yeniden görüldü, hiç tanışılmayanlarla tanışıldı ve eski okul arkadaşları ile görüşüldü....her anı duygulu ve güzeldi....bu duygulu anlardan biri de sevgili arkadaşım emel'de devam etti...emel benim lisede (şimdiki gençlerin tabiri ile) kankamdı....her tenefüs birlikte gezer, bazı sosyal etkinliklere birlikte katılırdık...en son lise sonda tiyatroda birlikte oynamıştık...


eski güzel günleri anmak için arkadaşımın yanına çay içmeye gittim...ailesi ile birlikte anamur'un iskele denen sahil bölgesine, denize en yakın noktalarından birinde aile motellerini işletiyorlar....MOTEL ESYA....ben en son inşaat halinde bırakmıştım ve büyük emeklerle yaptılar ailecek...güzel , temiz tam bir aile yeri olmuş....koşturmadan olacak benim gittiğim saatte daha akşam yemeklerini yeni yiyeceklerdi...ve  yemekte Emel'in spesiyali lazanya vardı....gezdiğim gördüğümü de anlatıyorum ama tattıklarımı anlatmadan da geçemiyorum...:))))eline sağlık Emel'cim nefisti....

arkadaşımın reklamını tabi yapmak isterim, ama yolunuz düşer de anamur'da kalmak isterseniz iskele bölgesinde Esya'yı sormanızı tavsiye ederim...samimi, rahat, temiz ve yeşilliklerin arasından masmavi denizi görünce hak vereceksiniz...

13 - eylemde batırık+börek+dondurmalı pasta





11 - berkay+didem çiftinda yaz lahmacunu+ alinazik













* tavuklu alinazik  .....patlıcanın yararları için tıklayınız....:)))