24 Aralık 2012 Pazartesi
17 Aralık 2012 Pazartesi
zeytinli, peynirli ekmek
merhabalar,
sabah bir hız resimleri yükledimki tarifi ve hislerimi sizlerle paylaşayım diye...amma velakin araya işler girdiği için tarif akşama resimler tek başına kaldı....ama velakin bu arada resimler den anlatmak istediğimi anlayan 2 arkadaşım yorum bırakmış...çok teşekkür ediyorum kendilerine...
haftasonu kahvaltısı çalışan annelerin kendilerini ve ev halkını ödüllendirdiği bir öğün oluyor....ben de hafta sonuna girerken aslında ne yaparım bilemedim ...baktım unum, yumurtam, zeytin ezmem var...ne duruyorum dedim...:)))...zeytinli peynirli hamur yaptım...üzeri bol susamlı....Anamur'dan gelen canım susamlar, aslında bizim oranın tabiri ile küncülerle enfes bir ekmek oldu.....
malzeme:
yapılışı:
* un derin bir kaba konup , ortasına bir çukur açılır
* üzerine birazcıcık pekmez sürüp bol bol susamımı serpip, 180 derece fırında yaklasık 40 dk pişirdim...
sabah bir hız resimleri yükledimki tarifi ve hislerimi sizlerle paylaşayım diye...amma velakin araya işler girdiği için tarif akşama resimler tek başına kaldı....ama velakin bu arada resimler den anlatmak istediğimi anlayan 2 arkadaşım yorum bırakmış...çok teşekkür ediyorum kendilerine...
haftasonu kahvaltısı çalışan annelerin kendilerini ve ev halkını ödüllendirdiği bir öğün oluyor....ben de hafta sonuna girerken aslında ne yaparım bilemedim ...baktım unum, yumurtam, zeytin ezmem var...ne duruyorum dedim...:)))...zeytinli peynirli hamur yaptım...üzeri bol susamlı....Anamur'dan gelen canım susamlar, aslında bizim oranın tabiri ile küncülerle enfes bir ekmek oldu.....
malzeme:
* 1/2 paket yaş maya
* 1 yumurta
* 1 bardak ılık süt
* 1 çay bardağı yağ
* 1 yemek kaşığı şeker
* 1 tatlı kaşığı tuz
* 4-5 bardak un
* 1 türk kahvesi fincanı susam
yapılışı:
* un derin bir kaba konup , ortasına bir çukur açılır
* süt ılıtılır ve maya ile karıştırılıp unun ortasına dökülür
*
bütün malzeme (yumurta, yağ, şeker, tuz....) ilave edilip, üstü unla
ince bir tabaka kapatılıp , un çatlamış bir görüntü alıncaya kadar
bekletilir...çatlak görüntü yoğurmaya hazır demektir
* gerektikçe süt veya un ilave edilerek hamur yoğrulur, dinlendirilir
* hamurumu açıp önce biraz zeytin sürüp katladım, açıktan kalan kısmına beyaz peynir ekleyip ekmek şeklini verdim...isteyen dilediği harçla yapabilir* üzerine birazcıcık pekmez sürüp bol bol susamımı serpip, 180 derece fırında yaklasık 40 dk pişirdim...
6 Aralık 2012 Perşembe
krep pasta
merhabalar,
geçtiğimiz hafta misafirlerime hazırladığım krep pastamın tarifini paylaşmak istiyorum....hafif olduğu için sevildiğini düşünüyorum...
az malzeme ve fırınsız yapılabilen kolay bir tarif...yani bir kadın pasta yapmak isterse, yağ, un, yumurta ve biraz da kakaolu bir sos yeter......krep hepimizin tatlı veya tuzlu içerikle severek yediği bir tariftir...çoğumuzun bunu kolaylıkla yaptığına da eminim...benimkisi eğer yeni başlayan ve öğrenmek isteyen varsa diye bol bol resimle paylaşıyorum....bu havaların soğumaya başladığı günlerde çayınızın yanına tatlı bir sefa olsun....)))
krep malzemesi:
* 2 yumurta* 1 çay bardağı sıvı yağ ( hamurun içerisine yağ eklediğim için her seferinde tavayı yağlamak gerekmiyor)
* 2 bardak süt
* boza kıvamına gelene dek un...
* tuz veya seker eklemem ki istediğim harçla kullanabileyim...zaten tatlı bir sosu olacağı için ekstra şeker eklemedim sade krep yaptım
yapılışı:
* önce yumurta, yağ ve sütü mikserimin krema çırpma aparatı ile iyice çırpıyorum* içerisine yavaş yavaş boza kıvamı elde edene dek un ekliyorum
* teflon tavayı iyice ısıtıp, krep hamurumu tavaya, tava ocağın üstünde değil de elimde havaya kaldırdığımda döküyorum
* tavanın üzerinde istediğim ince daireyi elde edince ocağın üzerine orta ateşe koyup pişmesini beklenir, başından ayrılmamanız gerekir
* spatula ile ters yüz edip 2 tarafının da pişmesi sağlanır
sos:
hazır çukulata sosu koyu kıvamlı, yani az sütle pişirilip her kata sürülürarasına damla çikolata veya sevdiğiniz şeylerle süsleyebilirsiniz
4 Aralık 2012 Salı
aşure-2012
Bir hadiste şöyle buyurulur:
"Her kim aşura gününde ailesine ve ev halkına ikramda bulunursa Cenab-ı Hak da senenin tamamında onun rızkına bereket ve genişlik ihsan eder."(et-Tergîb ve'l-Terhİb 2/116)
Kaynaklarda geçtiğine göre ise bu güne bu ismin verilmesinin hikmeti, o günde Cenâb-ı Hak on peygamberine on değişik ikram ve ihsanda bulunduğu içindir. Bu ikramlar şöyle belirtilmektedir:
1. Allah Hz. Musa'ya (a.s.) aşura gününde bir mucize ihsan etmiş, denizi yararak Firavun ile ordusunu sulara gömmüştür.
2. Hz. Nuh (a.s.) gemisini Cûdi Dağı'nın üzerine aşure gününde demirlemiştir.
3. Hz. Yunus (a.s.) balığın karnından aşure günü kurtulmuştur.
4. Hz. Âdem'in (a.s.) tövbesi aşura günü kabul edilmiştir.
5. Hz. Yusuf (as) kardeşlerinin atmış olduğu kuyudan aşura günü çıkarılmıştır.
6. Hz. İsa (as) o gün dünyaya gelmiş ve o gün semâya yükseltilmiştir.
7. Hz. Davud'un (a.s) tevbesi o gün kabul edilmiştir.
8. Hz. İbrahim'in (a.s.) oğlu Hz. İsmail (as) doğmuştur.
9. Hz. Yakub'un (a.s.) oğlu Hz.Yusuf (as)'ın hasretinden dolayı kapanan gözleri o gün görmeye başlamıştır.
10. Hz. Eyyûb (a.s.) hastalığından o gün şifaya kavuşmuştur. (bk. Diyarbekri, Tarihu'l-hamis, 1/360; Sahih-i Müslim Şerhi 6/140)
Bütün İslâm ülkelerinde 10 Muharrem’de çeşitli tahılların bir araya getirilerek yapıldığı aşure tatlısı yapılır, bu tarihi hadiselerin hatırlanması ile sevinçli ve neş’eli günler yaşanır, eşe dosta aşure ikram edilir.
Aslında böyle bir tatlı İslami bakımdan emir değildir.. ne yapana yapma denir, ne yapmayana yap... Anlayış ve âdet mes’elesi...
Nûh Aleyhisselâm’ın gemisinden karaya çıktığı günü, geride kalan çeşitli tahılları bir araya getirip de pişirdiği şükür tatlısının hatırlanması mânasında yapılan aşureler, herhalde gönüllerde bir canlanma, çoraklaşan maddî hayatımızda bir tebessüme imkân vermektedir. Kendi gibi, mânası da tatlıdır.
Hz. Peygamber (asv) Medîne`ye geldiği zaman Yahudilerin aşûre günü oruç tuttuklarını gördü ve bunun ne orucu olduğunu sordu; cevap olarak şöyle dediler:
"Bugün, iyi bir gündür. Allah, İsrailoğulları`nı Firavun`un zulmünden bugün kurtarmıştır. Musa (a.s.) Allah`a şükür için bugünde oruç tutmuştur. Biz de tutarız dediler. Hz. Peygamber; "Biz Musa`nın sünnetine sizden daha yakınız." dedi ve o gün oruç tuttu ve ashabına da tutmalarını emir buyurdu. (Buhârî, Savm, 69; Tecrîd-i Sarih, VI, 308, 309)
"Her kim aşura gününde ailesine ve ev halkına ikramda bulunursa Cenab-ı Hak da senenin tamamında onun rızkına bereket ve genişlik ihsan eder."(et-Tergîb ve'l-Terhİb 2/116)
bu sene internette aşure ile ilgili daha çok bilgi okudum ....aşağıda yaptığım alıntıda bu sene okuduğum bir yazıdan....
aşure günü , geçmiş bütün peygamberlerce farklı bir gün olarak kabûl edilmiş, birçok hayırlı ve hattâ hüzünlü hâdiseler bu Muharrem ayının onuncu günü içinde gerçekleşmiştir.Kaynaklarda geçtiğine göre ise bu güne bu ismin verilmesinin hikmeti, o günde Cenâb-ı Hak on peygamberine on değişik ikram ve ihsanda bulunduğu içindir. Bu ikramlar şöyle belirtilmektedir:
1. Allah Hz. Musa'ya (a.s.) aşura gününde bir mucize ihsan etmiş, denizi yararak Firavun ile ordusunu sulara gömmüştür.
2. Hz. Nuh (a.s.) gemisini Cûdi Dağı'nın üzerine aşure gününde demirlemiştir.
3. Hz. Yunus (a.s.) balığın karnından aşure günü kurtulmuştur.
4. Hz. Âdem'in (a.s.) tövbesi aşura günü kabul edilmiştir.
5. Hz. Yusuf (as) kardeşlerinin atmış olduğu kuyudan aşura günü çıkarılmıştır.
6. Hz. İsa (as) o gün dünyaya gelmiş ve o gün semâya yükseltilmiştir.
7. Hz. Davud'un (a.s) tevbesi o gün kabul edilmiştir.
8. Hz. İbrahim'in (a.s.) oğlu Hz. İsmail (as) doğmuştur.
9. Hz. Yakub'un (a.s.) oğlu Hz.Yusuf (as)'ın hasretinden dolayı kapanan gözleri o gün görmeye başlamıştır.
10. Hz. Eyyûb (a.s.) hastalığından o gün şifaya kavuşmuştur. (bk. Diyarbekri, Tarihu'l-hamis, 1/360; Sahih-i Müslim Şerhi 6/140)
Bütün İslâm ülkelerinde 10 Muharrem’de çeşitli tahılların bir araya getirilerek yapıldığı aşure tatlısı yapılır, bu tarihi hadiselerin hatırlanması ile sevinçli ve neş’eli günler yaşanır, eşe dosta aşure ikram edilir.
Aslında böyle bir tatlı İslami bakımdan emir değildir.. ne yapana yapma denir, ne yapmayana yap... Anlayış ve âdet mes’elesi...
Nûh Aleyhisselâm’ın gemisinden karaya çıktığı günü, geride kalan çeşitli tahılları bir araya getirip de pişirdiği şükür tatlısının hatırlanması mânasında yapılan aşureler, herhalde gönüllerde bir canlanma, çoraklaşan maddî hayatımızda bir tebessüme imkân vermektedir. Kendi gibi, mânası da tatlıdır.
Hz. Peygamber (asv) Medîne`ye geldiği zaman Yahudilerin aşûre günü oruç tuttuklarını gördü ve bunun ne orucu olduğunu sordu; cevap olarak şöyle dediler:
"Bugün, iyi bir gündür. Allah, İsrailoğulları`nı Firavun`un zulmünden bugün kurtarmıştır. Musa (a.s.) Allah`a şükür için bugünde oruç tutmuştur. Biz de tutarız dediler. Hz. Peygamber; "Biz Musa`nın sünnetine sizden daha yakınız." dedi ve o gün oruç tuttu ve ashabına da tutmalarını emir buyurdu. (Buhârî, Savm, 69; Tecrîd-i Sarih, VI, 308, 309)
AŞURE daha önce pişirdiğim tarifimle aynı ...geçen sefer tarifimde resimlerin az olduğunu düşünmüştüm ....
o nedenle bu sene bol bol resimledim ....
ama lezzet için bu kadar resminde yeterli olduğunu sanmıyorum...
yapan arkadaşlarımın niyetini ALLAH kabul etsin
sevenlere de afiyet olsun...
16 Kasım 2012 Cuma
işkembe kokoreçi
merhabalar,
uzun süreden bir aradan sonra yeni bir tarifle gelmek istedim.....tarif vermediğim süre içinde "yemek yapmıyor musun?" diye soran arkadaşlarım oluyor...:)))
tabiki de yapıyorum...amma velakin öncesinde tarif verdiğim yemekler olunca yeniden vermiyorum....şaka bir yana 300 tarifim olmuş....tabi bu demek değil ki yeni şeyler denemiyorum...yeni bir tarif olunca hemen aşağıdaki gibi resimleyip sizlerle paylaşıyorum....
yeni tarif derken bu o kadar değişik bir tarif ki kimler tahmin edecek bakalım....bu yemeği annem uydurdu diyebilirim....aslında aklın yolu birdir belki yapan başka anadolu kadını vardır...:))...en azından ben şimdiye kadar annemden başkasının yaptığını görmedim.....
şimdi tahinlerinizi bekliyorum?
siz siz....istatistiklerden görüyorum 20 kişi bakmış....hadi sadece fikri olan yokmu arkadaşlar...???
biraz ip ucu vereyim......et türevi, soğan, biber ve toz biberle kokoreçi andırdı tadı....
peki...söylüyorum.....işkembe...
özellikle bu tarifi sakatat sevenlerin bayılacağını
düşünüyorum..."işkembe kokoreç" mi desem "işkembe tantuni" mi
bilemedim....pişme aşamasında domates olmadığı için kokoreç daha uygun
oldu....
işkembe kokoreçi
temizlenen işkembe, kıyma makinesinin iri kısmı ile kıyma haline getirilir
azıcık tuz ve limonlu su ile önce 15 dk kaynatılan işkembenin suyu süzülür
kendi suyunu çekip kavrulma aşamasına gelince sıvı yağ eklenir
ince ince doğranan soğan ve yeşil biberle biraz daha kavrulur
en son tatlı kırmızı toz biber, karabiber ,kimyon ve tuzuda sevdiğiniz ölçülerde atıp
yanında bol domatesle tavsiye ederim....
31 Ekim 2012 Çarşamba
ANAMUR da bayram ve kışlık domatesler
merhabalar,
umarım herkesin bayramı güzel ve sevdikleri ile geçmiştir....ben de bu yaz Anamur'a gidememiştim....annem yıllık kontrolu için Ankara'ya yanıma geldi ve bende bayramı fırsat bilip, annemle Anamur'a gittim...
gitmeden meteorolojinin sayfasına iyi ki bakmışım...ilk 2 gün hava sıcaklığı 30 derece gösteriyordu...belki denize girerim dedim ve mayomuda aldım....iyiki de almışım ....harika bir deniz ve yazdan kalma 2 gün vardı...
biz domatesleri yıkayıp, rendeledikten sonra; kaynatıp kavanozlara doldurup ters çeviriyorum
ters çevirdiğim şekilde yerinde kıpırdatmadan soğumasını bekliyorum , en az 12 saat...sonra düz çevirip afiyetle kışa saklıyorum....sadece menemen için değil, bütün domates ve salça eklediğim yemekler için harika bir kışlık hazırlık....
bu civciv de kardeşimin küçük kızı...hala olmanın tadını 2.kez onunla yaşadım ve kız yiğen olması nedeniyle çok tatlı....çok hareketli MAŞALLAH.....elleri ayrı ayakları ayrı oynuyor....sanırım halasına çekecek bu konuda...kapı kıpırdısı yetecek gibi....:)))))
umarım herkesin bayramı güzel ve sevdikleri ile geçmiştir....ben de bu yaz Anamur'a gidememiştim....annem yıllık kontrolu için Ankara'ya yanıma geldi ve bende bayramı fırsat bilip, annemle Anamur'a gittim...
gitmeden meteorolojinin sayfasına iyi ki bakmışım...ilk 2 gün hava sıcaklığı 30 derece gösteriyordu...belki denize girerim dedim ve mayomuda aldım....iyiki de almışım ....harika bir deniz ve yazdan kalma 2 gün vardı...
tabi Anamur'a gidip kışlık domatesleri yapmadan olmaz.....10 kavanoz annemle biberli hazırladım.....
domateslerin kabuğunu soyup, küp küp doğradım....
yeşil köy biberlerini de doğrayıp domateslerle birlikte kaynattım...
annem domatesleri doğrayıp çiğden kavanozlara koyup, sonra bir taşım kaynayan suyun içinde kaynatıyor....annem bu şekilde kokusunu ve tazeliğini daha koruduğunu söylüyor....
sonra 2 günde babaannemde kalıp onun gönlünü alayım dedim...babaannemle de boş durmadık 20 kavanoz da orda hazırladık....:)))...
bu benim ismini taşıdığım, göz nurumuz babaannem....görmüş geçirmiş eski Anadolu kadını....
ters çevirdiğim şekilde yerinde kıpırdatmadan soğumasını bekliyorum , en az 12 saat...sonra düz çevirip afiyetle kışa saklıyorum....sadece menemen için değil, bütün domates ve salça eklediğim yemekler için harika bir kışlık hazırlık....
bu civciv de kardeşimin küçük kızı...hala olmanın tadını 2.kez onunla yaşadım ve kız yiğen olması nedeniyle çok tatlı....çok hareketli MAŞALLAH.....elleri ayrı ayakları ayrı oynuyor....sanırım halasına çekecek bu konuda...kapı kıpırdısı yetecek gibi....:)))))
bu küçük beyde halasının ilk göz ağrısı.....ikisini de şimdiden özledim...
9 Ekim 2012 Salı
muhallebili pembe kek
merhabalar,
kışın habercisi sonbaharı hissetmeye başladığımız bu günlerde, evlerde sıcacık tarifler, mis kokularla mutfakta daha çok zaman geçirmeye yeniden başladık....
aslında her mevsim nasılda güzel...her şey sıralı....geçişler bile yumuşak ...yazdan kışa ani bir geçişi düşünsenize....bu şekilde düşününce sonbahar bile, bize kışa hazırlanmak için bir geçiş dönemi....melankolik bir tarzım yoktur aslında...Mayıs doğumlu olduğum içinde yaz mevsimini çok sevdiğimi düşünürüm....sanırım en az anlaştığım mevsim kış...:)))) onda da akdenizli olmanın , akdeniz ikliminin etkisi çok tabi....
bu kadar havadan sudan konuşmak yeter dimi....asıl amacım sizlere sıcacık bir kek+muhallebi tarifi vermek ....okul veya piknik için, porsiyonlu tarifler yapmak daha hoşuma gidiyor...sunumu şık ve kolay oluyor çünkü......
malzeme:
* 3 yumurta* 1 su bardağı şeker
* 1 su bardağı süt
* 1 çay bardağı sıvı yağ
* 3 su bardağı un
* kabartma tozu ve vanilya
* çay kaşığının 1/ 5 oranında belki daha da az gıda boyası
yapılışı:
* şeker ve yumurta çırpılır* süt ve yağ eklenip çırpmaya devam edilir
* kabartma tozu, vanilya ve boyayı unun üzerinde koyup 5-6 dk daha çırpılıp çırpma işlemi tamamlanır.
*dikdörtgen
* kekin güzel kabarması için kabartma tozunu sıvı harca değil, unu eklediğinizde unun üzerinden kuru malzeme ile birlikte karıştırmalısınız...benden küçük bir öneri.. aslında kekin güzel olması ile ilgili verdiğim tüyolar bir TIK ötede...
* 180 derecede yaklaşık 40 dk pişirilir
sunum yapacağımız kapların ölçüsünde keklerimizi kesilir
kaplara yerleştirilen keklerimizin üzerine
pişirilen muhallebi azar azar eklenir
keklerin fırın kabında kalan kısmını mikserleyip üzerini süslemek için kullandım...
2 Ekim 2012 Salı
sütlaç
merhabalar,
sütlaç eminim hepimizin çocukluğunun en favori sütlü tatlısıdır...annem çok çeşitli tatlılar yapardı....sanırım yeni tatlar konusundaki cesaretim ve mutfak sevgim annemden geliyor...üstelik okuduğum için annem çok sık mutfağa sokmazdı beni ...teyzemlerde anneme hiç iyi yapmıyorsun bu kız ilerde ne yapacak derdi...:)))...annem ilerde neler yapar diyordu .....sanırım güvenini boşa çıkarmadım....
malzemeler:
* 1.5 çay bardağı pirinç
* 1 lt su
* 1 kg soğuk süt
* 2.5 su bardağı toz şeker
* 1 kaşık tereyağ
* 2 yemek kaşığı pirinç unu
* üzerine tarçın, badem ,
* 1 paket vanilya
yapılışı:
* 1,5 çay bardağı pirinci yıkayıp 1 litre su ile pirinçler yumuşayana dek pişirin
* soğuk süt + şeker + 1 kaşık tereyağı ocağa konup yaklaşık 10 dk kaynatılır
* pişmiş pirinçler eklenir
* ayrı bir kasede pirinç unu, 1 su bardağı soğuk su ile ezilir
* tam bu sırada 1 tane yumurta sarısı ve 1 çay bardağı hindistan cevizini , ezilen pirinç ununa ekleyebilirsiniz. yumurta
sarısının hemen pişmemesi için, kaynayan sütten bir kaşık
sütü yavaşça hazırladığımız karışıma ekleyerek ılıtılır.
* ezdiğimiz pirinç unlu karışıma, kaynayan sütten, sütle ılıtma işlemi 3-4 kez tekrarlanır. yavaşça ısıtılan karışım kaynayan süte eklenebilir.
* sık sık, yavaşça 10 dk daha karıştırılır, indirmeye yakın vanilyası atılır ve 2-3 dk daha kaynatıldıktan sonra pişirilme işlemi tamamdır.
* kaselere servis edilen sütlaçlar soğuyunca tarçın, badem dilediğiniz şekilde süslenir. soğuyunca dolapta da 3-4 saat dinlendirilir
* sonrada afiyetle yenir
28 Eylül 2012 Cuma
akya balığı
merhaba,
tam bir boğa burcuyum....insan alışkanlıklarına bu kadar mı bağlı olur.....bloglar için yeni arayüz geldiğinden bu yana eskisi kadar yayın hazırlayamıyorum....:)))....bugün biraz daha haşir neşir oldum ve alışmaya başladım....
sanırım en sevdiğim yenilikler yemek ve kıyafetlerde, tekstilde.....gittiğim veya gezdiğim yerlerde tatmadığım veya duymadığım tarifleri denemeyi severim....
geçen hafta, yeni tatlar serimde, bilmediğim bir balık denedim AKYA BALIĞI ....her zaman olduğu gibi google a sordum nedir bu balık diye.....görselleri görünce bizim balıklar küçük geldi gözüme....:)))....küçük olanına KUZU deniyormuş....:)))
büyük olanlarından şiş yapılması tavsiye edilse de bizimkiler o kadar büyük olmadığından seramik tavada az yağ ile mısır unsuz kızarttım....
netten edindiğim bilgilere göre AKYA:
Uskumrugillerden; Kuzu, Çıplak, Leka ve İskender Balığı olarak da anılır. Genelde 50 - 100 cm, en çok 180 cm. ve 60 kg. ağırlıkta olabilir. Yumuşakçalar, kabuklular ve küçük balıklarla beslenerek dipte kıyılara yakın küçük sürüler halinde dolaşır. Canavar balıklardandır, çevresindeki balıkları yok edercesine yer. Geçmişte çok avlanılması nedeniyle neslinin tükenme tehlikesi vardır.
suyun altında meraklı ve hızlı bir balıkmış...yanından geçtiği her şeyi incelermiş....:))))...yiyebilecek mi onu araştırıyor demek ki....eğer tehlike sezerse de hızla kayboluyormuş.....:)))...bir saniye var diğer saniye yok kadar hızlı.....:))))...kardeşim de zıpkınla dalmaya başladı ....onun yorumlarına da yer vereyim dedim...
marinesinde: toz biber , zeytin yağı, sarmısak, defne yaprağı ile 1 gece dinlendirdim....
büyük olanlarından şiş yapılması tavsiye edilse de bizimkiler o kadar büyük olmadığından seramik tavada az yağ ile mısır unsuz kızarttım.
orta ateşle az ateş arasında yavaş yavaş pişirdiğim için dağılma ve parçalanma olmadı...
tam bir boğa burcuyum....insan alışkanlıklarına bu kadar mı bağlı olur.....bloglar için yeni arayüz geldiğinden bu yana eskisi kadar yayın hazırlayamıyorum....:)))....bugün biraz daha haşir neşir oldum ve alışmaya başladım....
sanırım en sevdiğim yenilikler yemek ve kıyafetlerde, tekstilde.....gittiğim veya gezdiğim yerlerde tatmadığım veya duymadığım tarifleri denemeyi severim....
geçen hafta, yeni tatlar serimde, bilmediğim bir balık denedim AKYA BALIĞI ....her zaman olduğu gibi google a sordum nedir bu balık diye.....görselleri görünce bizim balıklar küçük geldi gözüme....:)))....küçük olanına KUZU deniyormuş....:)))
büyük olanlarından şiş yapılması tavsiye edilse de bizimkiler o kadar büyük olmadığından seramik tavada az yağ ile mısır unsuz kızarttım....
netten edindiğim bilgilere göre AKYA:
Uskumrugillerden; Kuzu, Çıplak, Leka ve İskender Balığı olarak da anılır. Genelde 50 - 100 cm, en çok 180 cm. ve 60 kg. ağırlıkta olabilir. Yumuşakçalar, kabuklular ve küçük balıklarla beslenerek dipte kıyılara yakın küçük sürüler halinde dolaşır. Canavar balıklardandır, çevresindeki balıkları yok edercesine yer. Geçmişte çok avlanılması nedeniyle neslinin tükenme tehlikesi vardır.
suyun altında meraklı ve hızlı bir balıkmış...yanından geçtiği her şeyi incelermiş....:))))...yiyebilecek mi onu araştırıyor demek ki....eğer tehlike sezerse de hızla kayboluyormuş.....:)))...bir saniye var diğer saniye yok kadar hızlı.....:))))...kardeşim de zıpkınla dalmaya başladı ....onun yorumlarına da yer vereyim dedim...
marinesinde: toz biber , zeytin yağı, sarmısak, defne yaprağı ile 1 gece dinlendirdim....
büyük olanlarından şiş yapılması tavsiye edilse de bizimkiler o kadar büyük olmadığından seramik tavada az yağ ile mısır unsuz kızarttım.
orta ateşle az ateş arasında yavaş yavaş pişirdiğim için dağılma ve parçalanma olmadı...
17 Eylül 2012 Pazartesi
teşekkürler carte dor
merhaba,
geçen hafta ilk hediyemi aldım...çokkk sevindim ... "carte dor" benim mutfakta gönül rahatlığıyla kullandığım bir marka....ailecek severek tüketiriz...nedense hep tatlı anıları var...:))...tatlı ürünlerini daha çok kullandığımızdan olabilir mi acaba...:))...
kalp kalbe karşıymış carte dor....
bende akşama tatlı ne yapsam diye düşünürken geldin kondun masama....
ilk deneyeceğim paketim , aşağıda görüldüğü üzere yakmadan, yorulmadan hazırlanan
Carte Dor Kazandibi
tarifi kutunun üzerinde olduğu için merak edenlerle lezzetini paylaşmak istedim.....çok başarılı....denemek isteyenlere evde mutlaka bulundurun, misafir haberi aldığınızda sevdiklerinizle paylaşacağınız kutu dolusu lezzet...
AFİYET OLSUN
6 Eylül 2012 Perşembe
sandalye yenileme
merhaba,
ilk defa bu tarz bir dönüşüm resmi ekleyeceğim....bu tarz dönüşümle ilgilenen, blog yazan arkadaşları ilgi ile takip ediyorum...sevdiğim siteler de var açıkçası içinde...bende evde bu tarz değişimleri çok severim....bunlardan bir örneği görüntüledim...
sandalyelerim güneşte çok kaldığı için arka kumaş eridi ve sünger de dağılmaya başlamıştı....
o kısmı çıkarıp, şimdi yapı marketleri çok güzel imkan....oturak ölçülerinde ahşabını kestirip, üzerine yeni bir minder aldım....aslında annem olsa minderi de kendimiz dikerdik....şimdilik minderler hazır oldu...:)))
ve yeni sandalyelerim karşınızda...:)))
23 Ağustos 2012 Perşembe
bayram kahvaltısı
merhabalar,
bayram sabahı kahvaltısı özel olmalı diye düşünmüştüm....oğlum karışık kızartma isteyince sunumunu özelleştirdim...
bayram sabahı kahvaltısı özel olmalı diye düşünmüştüm....oğlum karışık kızartma isteyince sunumunu özelleştirdim...
16 Ağustos 2012 Perşembe
kuzu kaski ve patlıcan kızartma
merhabalar,
* 1 kg kuzu kaski
* 2 kaşık sıvı yağ
* 2 domates
* 2-3 diş sarmısak
* defne yaprağı
* üzerine sarmısak, defne yaprağı ve minik minik doğradığımız domatesleri ekleyip , kısık ateşte iyice pişmesini sağlarız...
* en son tuz ve karabiberi ilave edip
* ben yanında patlıcan kızartması ile servis yaptım...
tarifini öğleden sonra yazacağım dedim üzerinden iki gün geçti....bayram telaşı...sanırım hepimizde aynı heyecan....
herkesin bayramını buradan kutlar, ŞEKER tadında nice bayramlar yaşamamızı dilerim...
aşağıda gördüğünüz yemeğim kuzu kaski.....kuzunun sırt bölgesinden çıkan, her kuzuda en fazla 1-2 kg arası olan bir parça....özellikle aldığımız etlerin pek çoğunun beslenmesi değiştiği için lezzeti de değişti...globalleşti...:))))...beslenmesi hazır , hareketsiz ortamlarda yetişip kesilen besileri düşününce ne demek istediğimi anlarsınız......onun için küçük baş tercih etmek gerekiyormuş...daha az o besinlere maruz kaldığı düşünülünce mantıklı geldi....
neyse bayram bayram canınızı sıkmayayım....keşke sadece "nerde o eski bayramlar " diyebilsek.....annelerimiz öyle derdi....
ama biz
nerde o eski
bayramlar
etler
ekmekler
mısırlar
arkadaşlar.....diyoruz....sanırım biz daha çok şey kaybediyoruz....:(((.....
malzeme:
* 2 kaşık sıvı yağ
* 2 domates
* 2-3 diş sarmısak
* defne yaprağı
yapılışı:
* sıvı yağımızı ısıtıp üzerine kızarmış karamelize bir tat oluşması için önce kuzu kaskilerimizi arkalı önlü kızartıp, sonra ateşi kısıp kendi suyu ile pişmeye bırakıyoruz....* üzerine sarmısak, defne yaprağı ve minik minik doğradığımız domatesleri ekleyip , kısık ateşte iyice pişmesini sağlarız...
* en son tuz ve karabiberi ilave edip
* ben yanında patlıcan kızartması ile servis yaptım...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)