24 Ocak 2013 Perşembe

Ankara'da Sosyete Pazarı.....

merhabalar,

sevgili arkadaşım caferengigül yerfıstığından harika kurabiyeler yapmış....yorum yapmak için yazmaya başladığımda baktım ki pek dertliyim...:)))....sizlerle de paylaşayım istedim...içimden gelenleri yazmaya çalıştım....mutfağımızda korkmadan, çekinmeden ,cesurca bütün yöresel lezzetlerimizi kullanmalıyız....biz kullanmazsak yavaş yavaş üretimi de, sevdiğimiz şeylerde kaybolacak....

kentleşmenin negatif etkisinden kaçan pek çok arkadaşım organik ve el yapımı ürünlere yönelirken; kasaba ve köylerimizde de tam tersi herşey hazır alınmaya başlamış...

önceki yazılarımda da bahsettim...ben Akdeniz'in incisi küçük bir kasabada büyüdüm....çok şanslıydım....bahçeli bir ev, toprak bir yol, oyun oynayabildiğimiz bir sokağımız, saklambaç oynarken saklandığımız ağaçlar vardı...rahatça bisiklete binebiliyor, bahçedeki ağaçlardan meyve toplayabiliyorduk...şimdi düşününce bir masalın içindeymişim gibi geliyor...

annem ne kadar çok ev işi olsa da, (çamaşır, bulaşık, yemek...) bahçeye mutlaka bir şeyler ekerdi....soğan, biber, kabak,....en büyük alana da (en fazla 1 dönüm kadardı)  kışın bakla yazın yer fıstığı ekerdi....yazın fıstık toplama zamanı anneme kardeşimle yardım ederdik....sabırla topraktan çekilen yerfıstıkları ayıklanır, gün sonunda hepsi yıkanır ve dama serilirdi....söylene söylene yapardık ama iyiki de yapmışız...

sonrada tarladan toplanan her şey değerlendirilirdi....salça yapılacaksa, reçel yapılacaksa yapılırdı.....annem bu yaşında hala yapıyor ve bana da gönderiyor...annem değişmedi....:)))

ama değişen şeylerde oldu....Anamur'un çok nemli havası olduğu için kurutmalıklar köyde veya yaylada yapılır...şimdilerde annemden çok duyuyorum, eskiden domates kurusu, tatlı toz biber aldığımız bir teyze vardı köyden, o ölünce kızları yapmaz olmuş, köyde de yapan kalmamış. onla rda hazır alıyormuş, ...onlarda domatesi hale satıp, salçayı bakkaldan alıyorlarmış.....nasıl bir mantık dimi....

en son Anamur'a gittiğim de , tamamen ticari kaygılardan dolayı insanların sadece muz serası yaptığını gördüm...artık kimse yerfıstığı ekmekle uğraşmıyor...:(((...ciddi bir değişim var...

bu değişimde kaybetmek istemediklerim neler mi: el yapımı erişteler, kuruluklar, salçalar, reçeller, marmelatlar, ülkeme ve yörelere özel baharatlar, zeytinyağları......bunların pek çoğunu Ankara'da Ümitköy'deki Sosyete Pazarı'nda aldığım bir tezgah var....başta yediğim en lezzetli  "lahana sarması" ile dikkatimi çekti...sonra diğer ürünlerini denemeye başladığımda, tamamen damağıma ve mantığıma uygun ürünler buldum....emekli tarih öğretmeni bir bayanın organik olarak üretip, satmaya başladığı serüven buraya kadar gelmiş,,, annemden bir parça buldum ....kızı da işletme mezunu ve annesinin yanında tamamen anneye destek...çok hoşuma giden bu tezgahı mutlaka ama mutlaka Ankara'da yaşayanların uğraması gerek diye düşünüyorum...



Ümitköy'de İstanbul Sosyete Pazarı ...Çarşamba, Cumartesi, Pazar günleri kuruluyor



en son gezdiğim haftalarda Amasya yöresinden gelen tamamen doğal bir tezgah daha keşfettim...evden yanınızda cam kavanoz götürün, sabah kahvaltıları için üzüm şırası ile yapılmış fındık ezmesinden mutlaka alın derim....


2 yorum:

  1. Ben bayılıyorum bu pazarlara :)
    Ama burda çok fazla yok malesef.
    Sadece pazarın belli köşelerinde, kendi ürünlerini satan teyzeler ve pek bir sevimliler:)
    Senin adına sevindim.
    Afiyet şifa olsun tüm yediklerin ve yiyeceklerin:)
    Sevgilerimle canım.

    YanıtlaSil
  2. Tek kelimeyle ve yazdığınız her satırla hislerime tercuman oldunuz.Bodrum'a geldiğim ilk yıllarda daha bir köy havası hakimdi.Ancak buna rağmen ev hanımları, mahallede inek sahibi insanlar olmasına rağmen yoğurtlarını marketlerden alıyorlardı.Bana çok ama çok garip gelmişti bu durum."Satın yoğurt" daha güzel oluyormuş.Uğraşmaya ne gerek varmış.Duyduklarıma inanamıyordum.Ama olan buydu.Ülkemde insanlar üretmekten vazgeçiyorlardı.Hazır ürenlere ve tüketime yönelmişlerdi.Yabancı uyruklu insanlar ise küçük bahçelerinde koca bir çiftlik yaratıyorlardı.Ve yapabildikleri her şeyi kendileri yapıyordu.Bu çok can sıkıcı bir durum;eğer görebiliyorsanız.Hele bir de bunu etrafınızdakilere anlatmaya çalışıyorsanız siz de benim gibi "allahın delisi...başına iş çıkarıyor, oturup yatmak varken"gibi sözcüklerle anılır hale gelirsiniz.
    Ne olursa olsun ben vazgeçmiyorum ve bir yerlerde benim gibi düşünen birilerinin olduğunu bilmek gerçekten çok güzel.
    Sevgiler ve link için teşekkürler.

    YanıtlaSil